GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI

Otobüse binip gitmek istediğim yeri söylüyorum ki yakından geçerse söylesin, ineyim. Gideceğim yerlerin ingilizce, kazakça yazım ve telaffuzlarını öğrenmiştim; görüntülerini ve haritalardaki yerlerini telefona çekmiştim ki işimi şansa bırakmadan bir şekilde rahatça oraya ulaşabileyim. Hatta otobüs hattını, durakları bile iyice incelemiştim ne olur ne olmaz diye .

Günlüğümün bir önceki sayfasını okumadıysan BURAYA TIKLAYABİLİRSİN.

( Hattım ve internetim çalışmadığı için bu bilgileri önceden hazırlamam gerekiyordu.)  Fakat adamlar anlamadı. Şoför telefondaki haritaya falan bakıyor, yok anlamıyor. Yolculara birşey dedi, bi kıza soru sordu heralde yardım et gibisinden ama kız hiç oralı olmadı. 30 dakika falan geçti. Şoför, in in burada çabuk yapıyor. Buradan yürüyeceksin diyor. İndim. Çare yok, dediği yöne yürüyeceğim. Yoldan geçenlere soru sorabilir miyim diyorum; ya görmezden geliyorlar ya gözlerini belertip soğuk bakışlar atıp gidiyorlar. Hele ki iki kız öyle bakış attıktan sonra dönüp gülerek ingilizce bilmiyoruz dediler. Bu nasıl bir muameledir dedim... Bunlardan hayır yok belli dedim. Bir yabancı bulayım bari falan derken Almana benzer biri çok şükür imdadıma yetişti. Haritasını açtı hemen. Karşı tarafa geçip ters yönde otobüse binmem gerektiğini söyledi. ( Bu sırada otobüs şoförüne içimden yardırıyorum. ) 

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI


GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASIKarşıya geçtikten sonra orada da birine sorayım dedim. Neyse ki bu kazaklı sıcakkanlı ve yardımseverdi; beni anlayabilmek için baya uğraştı. Hatta türkçe bile arkadaşı varmış, onu arayıp benimle konuşturdu; pek yararı olmadı ama yinede uğraştı. Bana taksiye binmemi önerdi, yürüme mesafesi uzakmış. Ama taksiye binmeye cesaret edemedik çünkü orada taksici diye bir kalıp yok; arabası olan herkes taksicilik yapabiliyor. Kime nasıl güveneyim başka bir ülkede tek başıma... Adam 20 dakika sürer yürümek gibi birşey dedi ama ben dediğim yeri bulana kadar ecel terleriyle o güneş alnında 1 saat olmuştur. Bir yandan selfie çubuğunu tutuyorum video çekmek için; kolum koptu. Efsane kayboldum. Neyse ki uçağımın vaktine daha çok vardı, rahattım.Kaybolsam ne olacaktı ki? İlla birine sorar, yürür bulurdum. Bu düşüncem değişmedi. Her ne kadar internetim; bi iletişim aracım olmasada kendime ait böyle saçma bir güvenim vardı. Ama inanın hayatımda hiç bu kadar güvensiz hissetmedim.  İhtiyacım olsa polisi bile arayamayacağım. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm...


İnsan tanıdık bir yer görünce sevinip, rahatlıyor. ( Sanki hayatımda daha önce gelmiş gibi bahsetmeme bakmayın, internetten baktığım yeri bulunca yaşadım bu sevinci. ) Park baya büyükmüş. İçinde kayboldum ( Kaybolmadığım yer kalmadı.) derken Ascension katedralini görünce bir sevinesim geldi, huzura kavuşma anımı görmeliydiniz. Gören hristiyan olduğumu sanır, halbuki artık kayıp olmadığımın verdiği huzurdu bu. Buradaki yer bulamama probleminin kaynağı google'da yazılan isimlerin bu ülkede kullanılmayışı; bilinmemesiydi. Neden böyle bir şey yapılmış bilmem, çok saçma. Dolayısıyla baya zorlanmış oldum. Belki bir iki saat oturdum orada ki banklarda. Dinlendim. İstanbul'dan yolculuğa çıktım çıkalı hiç uyumamıştım, çok yürümüştüm.

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI

Daha sonra biraz fotoğraf çekildim. Oradaki küçük rus bir kız benimle çok ilgilendi. 5 yaşında olması muhtemel; ingilizce birf şeyler söyleme çalışıyordu. O an bana çok güzel arkadaş oldu. Kalkınca katedralin etrafını gezdim.

KORE UÇAK BİLETİMİ NASIL UCUZA ALDIĞIMI ÖĞRENMEK İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİN. Ucuza uçak bileti nasıl alınır? sorusunu blogtaki bu yazımda anlattım.

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI


İçine de girdim. İçini o kadar güzel yapmışlar ki hayran kaldım, çaktırmadan video çekmeye çalıştım çünkü yasaktı. Buradan çıktıktan sonra paktan çıkıp 2 km yürüyüp Kazakistan'ın kendi çikolata markası olan Rakhat'ın fabrikasına gidecektim. Fabrikanın içini gezebileceğin turlar oluyormuş, belki denk gelirim dedim. En kötü ihtimal çikolata alırdım; tadı çok iyiymiş internette araştırdığıma göre. Fakat parktan çıkmak mesele haline geldi; labirent gibi birkaç çıkış vardı. Çıktığım yeri, girmiş olduğum yer sanmaya falan başladım ama değildi. Aynı yerden nasıl 2.kez veya 3.kez geçiyorum diye şaşırdığım oldu. Sonunda geçte olsa kafam çalıştı, telefonumdan parka girdiğim an ilk çektiğim videoyu açtım ile çıkışımı teyit ettim. Ama o kadar saat yürümüştüm ki bankta biraz dinlendim, öyle çıktım.

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI

Çıktıktan sonra elimdeki bilgilerle fabrikayı bulmaya çalıştım. Bilmem kaç km yürüdüm, geri döndüm, aynı yerleri geçtim, bulamadım, vazgeçtim. Diğer ve son gitmek istediğim yer olan, Kazakistan'da görülmesi gerekenler listesindeki opera ve bale tiyatro salonuydu. Bu da parktan fabrikaya olan doğrultunun tam zıttına isabet ediyordu ve bi o kadar uzaktı. Yolda çok kişiye soru sordum. Bir kısmı bilmiyordu, bir kısmı "Soru sorabilir miyim?" dediğimde "Hayır" dedi. Bir yeri tarif eden olduğunda, dedikleri yere gittim ama istediğim yere ulaşamadım. Üstüne üstlük hepsi ayrı bir tarif yapıyordu. En son bir esnafa sorarken çok yakışıklı esmer bir genç yardım edebilir miyim diye geldi. Haritadan yeri gösterdi, istersen sana eşlik edebilirim dedi. E ayıp olmasın, istemedim yorulmasın diye çünkü mesafe uzak. ( Evet deseydim nolurdu...) Bir şey demedim, bi daha dedi. Sorun yok tamam falan dedim, çok teşekkür edip ilerlemeye başladım. O da o yöne gidiyormuş, sonra başka yöne döndü. ( Hüsran.)

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI

O esnada bi adam geldi yanıma bir şeyler sayıklıyor, 30-40 yaşlarında. Anlamıyorum deyince ingilizce " Ben Alex, tanışalım mı, belki beni ararsın." falan demeye başladı. Elimde "italian" yazan deftere bakıp " Nerelisin? Italyan?" deyip konuşmaya devam etsede ben "no" deyip asık suratla yola devam ettim. Neyse ben gene bir yere ulaşamadım.


 Çocuklu bir kadına sordum bu sefer. Karşı tarafta, uzakta görünen yer olduğunu söyledi. Ben böyle uzun bir yol görmedim, yürüsemde yakınlaşmayan bir yer gibiydi. Ondan önce bir markete girdim, buranın "şubak" yani at sütü ve "kımız" yani deve sütü ünlüymüş diye. Ay bulamadım, ne kısmetsizlik... Baygınlık geçiricem diye bir ice tea alıp çıktım, yürümeya başladım sanki hiç yürümemiş gibi. Haddi hesabı yoktu o yolun. Hatırlamak istemediğim o zor anları şu an buraya yazmakta bile zorlanıyorum. O uzun yolda sadece işçiler vardı; tenhaydı, taş toprak çukurdu yollar artık. Yürümeye mecalim kalmamıştı; 30-32 saattir uykusuzdum ve 8-9 saattir aralıksız yürüyordum.

Evet maalesef oraya vardığımda içeri giremedim; yalnıca belirli tarihlerde biletliymiş. Dolayısıyla kimse yoktu; beni huzursuz eden işçiler dışında. Kendimi olduğum durum ve ortamdan dolayı kötü hissettim, pes etmiştim. Havaalanına dönmeliydim hemenç Bu çaresizlik ve yogunluk, umudum ve sabrımın kesilmesiyle gücüm bitmişti. İyi değildim. Havaalanına bile nasıl gideceğimi bilmiyordum. O kadar uzaktım ki...Daha yürüyemeyeceğim için otobüsle dönmek imkansız, taksiye binmek ise cesaretti.  Karşıma çıkan 2 yabancı kadından tanıdık taksicileri olup olmadığını, çok yürüyüp yorulduğumu ve kaybolduğumu söyledim. Hemen arıyorlardı ki daha uçağıma 6 saat var deyince beni bi kafeye oturtturdular, kafeye taksicinin numarasını verdiler ve olduğum durumu anlattılar.

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI
Allah'ım dedim. Şükürler olsun. Şu iki kadınla karşılaşmak, bugün ki olanlardan sonra mucize gibiydi. Güvende hissediyordum. Açlıktan ölmeden yemek sipariş ettim, wifiye bağlanıp annemle konuştum. Buraya oturmadan önceki hislerimi asla unutmayacağım. O kimsesizliği ve bitmişliği... Uyumayalı 34 saat olmuştu. Taksici geldi. (Aracı olan herhangi bir adam yani.) Sağ salim havaalanındaydım. Uçuşuma yaklaşık 2 saat vardı belki bekledim, karışıktı, panikledim. Bekleme yerinde uçağımın kapısını bulamadım, 5 numaralı kapıya gitmek gerekiyordu ama 5 numaralı kapı yoktu. Beni Kore'ye gönderin de kurtulayım diye sayıklıyordum içimden. O esnada korelileri farkettim.

KORE UÇAK BİLETİMİ NASIL UCUZA ALDIĞIMI ÖĞRENMEK İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİN. Ucuza uçak bileti nasıl alınır? sorusunu blogtaki bu yazımda anlattım.

GÜNLÜĞÜMDEN : KAYBOLDUM Beni Buradan Kurtarın! | Beni Kore'ye gönderin! | Kazakistan ALMATI MACERASI

3. kapının oradan geçtiler. Arkalarından gittim. İlerlerken bir adama yaklaşıp "Seul uçağı mı?" deyince "Evet!" dedi. Sonunda... Bunca eziyetimin sonunda sabretmemin nedeni; 2. evim hissiyatı... O an gelmişti.  Bildiğim bir yere gidiyordum sonunda... Kore'ye.



Ay yok ben bu kadar yazıyı okumaya üşeniyorum her anı seninle yaşıyayım diyorsan youtube'ta ki ilk videomu izlemelisin. ^^
instagram: Yura_Kaori

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇEKİLİŞ KAWAİİ BOX HEDİYE PAKETİ | BLIPPO SURPRISE KAWAII MIXED BAG GIVEAWAY UNBOXING

GÜNLÜĞÜMDEN : Kore'ye Gidiyorum | Ya Beni Kore'ye Almazlarsa? | Kazakistan'da PASAPORT SORUNU

Fire Emblem: Three Houses Edelgard Cosplay Costume Outfit for Both Men and Women Halloween Carnival Suit